NEŞE MESUTOĞLU'nun röportajlarından oluşan, "YAZARLARIN İSTANBUL'U" adlı kitapta, PROF. DR. SEMAVİ EYİCE'ye sorulmuş :
"Menderes zamanında 6.300 tarihî binanın yıkıldığı doğru mudur ?.." Yanıt şöyle :
- Miktarını bilemem. Yalnız, tahribat oldu. Olmayacak birtakım şeyler yapıldı. Ben o devri yaşadım. Hatta herkes şakşakçılık yaparken tek itiraz eden bendim. Sadece "Yeni Sabah"ta muhalefet yapılıyordu. Orada, "Yıkılmamalı," dedim. Eşten, dosttan, "çenesini tutsun," diye haber geldi..
Menderes, "Aksaray'dan bakınca Beyazıt Camisi'ni görmeliyim," dedi. Toprağın kotunu indirdiler aşağıya. Bazı yerlerde yükselttiler. Birçok eser lüzumsuz olarak yıkıldı. Benim kanaatime göre İstanbul'un kıyı topoğrafyası tamamen değişti. Kıyılarda girintiler çıkıntılar vardı, sahil yolu yapıldı !..
Bizans kilisesinden bozma "Sekban Paşa Mescidi" gitti. Onun karşısında ünlü "Kırk Çeşme" vardı, yıkıldı gitti. Başka yere monte edeceğiz dediler, kayboldu.. Bozdoğan Kemeri'nden Aksaray'a doğru inerken sağda Çandarlı İbrahim Paşa'nın hayratı olan bir hamam ve yanında "Mimar Ayaz Camisi" vardı, gitti.. Aşağısında "Oruç Gazi Camisi" vardı, ne caddeye isabet ediyordu ne bir şey, çukur arazideydi, onu da yıktılar.. Aksaray'da "Valide Camisi" var, türbesini yıktılar. İçindeki kemikleri Sultan Mahmud Türbesi'ne götürdüler. Önündeki toprak kotunu yükselttiler, çeşmeleri de gömüldü. Böyle acayiplikler oldu. Kilise de gitti, cami de gitti, türbe de, çeşme de..
"Zeyrek Evleri" gibi, özbeöz Türk karakteri olan nice mahalleler yok oldu gitti.. Süleymaniye'de, Vefa'da konaklar vardı. Binalar harabe halinde. Sanat eseri olan köşkler vardı Bağdat Caddesi'nde. Bugün hiçbiri yok..
Günümüzde İstanbul'un tarihi dokusu gözümüzün önünde eriyip gidiyor. Açıkçası ben İstanbul'un geleceğinden ümitsizim.. İstanbul'un tarihî karakteri yok ediliyor. Yüksek binalardan rant elde ediliyor diye herkes bunlara göz yumuyor. Elli yıl sonra İstanbul diye bir şehir kalmayacak. Zaten kalmadı..
İstanbul'un karakterini meydana getiren küçük meydancıklar.. Oralarda küçük bir cami, çeşme, çeşmenin yanında bir kahvehane, orayı gölgeleyen bir-iki ağaç.. Bunların hiçbiri yok. Koca koca çınar ağaçlarını kestik. Muhafaza edilseydi kıyamet mi kopardı ?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder