1953’te Gazeteci Ümit Deniz İstanbul Üniversitesi’ne gider. Profesör Gleisberg ile görüşür, insanoğlu aya gidebilecek mi sorusunun yanıtını arar. Tam da bu sırada içeri bir başka profesör girer. Gleisberg ayağa kalkar ve takdim eder, “Bu hanımefendi Türkiye'nin ilk bilim kadınlarından, Türkiye'nin ilk kadın gök bilimcisi, Türkiye'nin ilk kadın dekanı, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi Kürsüsü’nün ilk doçenti, Fen fakültesi kayıtlarında bir numaralı doktora tezinin sahibi. Profesör Hatice Nüzhet Gökdoğan” der.
Ümit Deniz şaşkındır. Saygıyla önünü ilikler “ben başka bir haber için gelmiştim ama sizin hikayeniz çok daha önemliymiş” der. Ve Nüzhet Hanım’ın haberini yapar.
Hatice Nüzhet Gökdoğan Türkiye’nin ilk gökbilimcisidir. Eşi aynı zamanda akademisyen olan, Bayındırlık Eski Bakanı Ali Mukbil Gökdoğan’dır. Kızı ise Türkiye’nin ilk kadın keman profesörü Gönül Gökdoğan… Oğlu Can ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde profesördür. Dedesi Hacı Hafızoğulları’ndan Ahmet Paşa Osmanlı döneminde Tophane-i Amire’yi kuran kişidir. Amcası Muzaffer Toydemir İstanbul’daki ilk Fransızca gazeteyi çıkaran, diğer amcası Zihni Toydemir ise Mustafa Kemal’in topçu kumandanı, Kuvayı millîye için mücadele etmiş istiklal madalyalı bir askerdir.
Hatice Nüzhet Gökdoğan Türkiye’nin ilk gökbilimcisidir. Eşi aynı zamanda akademisyen olan, Bayındırlık Eski Bakanı Ali Mukbil Gökdoğan’dır. Kızı ise Türkiye’nin ilk kadın keman profesörü Gönül Gökdoğan… Oğlu Can ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde profesördür. Dedesi Hacı Hafızoğulları’ndan Ahmet Paşa Osmanlı döneminde Tophane-i Amire’yi kuran kişidir. Amcası Muzaffer Toydemir İstanbul’daki ilk Fransızca gazeteyi çıkaran, diğer amcası Zihni Toydemir ise Mustafa Kemal’in topçu kumandanı, Kuvayı millîye için mücadele etmiş istiklal madalyalı bir askerdir.
Nüzhet Hanım 14 Ağustos 1910'da Fındıklı’da dünyaya geliyor. Alman Mektebi, Bezmi Alem İnas Sultaniyesi (İstanbul Kız Lisesi), Şişli Terakki Mektebi, Erenköy Kız Lisesi, gibi çeşitli okullarda eğitim alarak 1928 senesinde girdiği sınavı kazanıyor ve Atatürk’ün bilhassa gökbilimi konusunda çalışmalar yapması için Marsilya’ya eğitime gönderiliyor. Lyon Üniversitesi’nde matematik lisansı, sonra Paris Üniversitesi’nde fizik eğitimi alarak “Diplome d’Etudes Superieures” sertifikasıyla Paris Rasathanesi’nde staj görüyor. 1933 senesinde Paris Rasathanesi’nde kalması için bir teklifte bulunuluyor. Fakat o ‘Atatürk’e ve vatanıma borcum var’ diyerek reddediyor; Yıllar sonra şöyle anlatıyor; “Biz Atatürk gençliğiydik. Bizim bu millete yapacak hizmetlerimiz olduğunu biliyorduk. O hizmet için gittik biz. Fransızlara şunu söyledim: ‘Ben altı senedir buradayım, altı senedir devlet beni okutuyor ve bekliyor. Siz altı senelik saati geri çalıştırabilir misiniz?”
Atatürk’ün savaştan kaçan bilim insanlarını Türkiye’ye kabul etmesiyle İstanbul’a gelen ve Albert Einstein’ın çalışma arkadaşı Ord. Prof. Dr. Erwin Finlay Freundlich 1933’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Astronomi Enstitüsü’nü kuruyor. Nüzhet Hanım, bir sene kadar sonra 29 Eylül 1934’te doçent olarak bu enstitüde çalışmaya başlıyor. Hem de Freundlich’in asistanlığını yaparak. 1 Aralık 1948’de profesör oluyor. Fen Fakültesini temsil etmek için Üniversite Senatörlüğüne getirilerek Türk tarihinde ilk kez bir kadın senatör unvanına erişiyor. 1948 yılında Türk Matematik Derneği’ni kuruyor. Atatürk’ün yurt dışına göndererek eğitim almasını sağladığı kızlarla Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’ni 1949 yılında kurup ve dernek başkanı olarak görev yapıyor. 1951-1952 arasında ABD- Michigan Üniversitesi’nde çalışıyor. 23 Haziran 1954’te yani bugün Fen Fakültesi dekanı oluyor, bu da kendisine ilk kadın dekan unvanıyla anılmasını sağlıyor. Aynı yıl Türk Astronomi Derneği’ni kurarak 1958’de de Astronomi Enstitüsü’nün başına geçiyor. Yabancı ülkelerdeki astronomi çalışmalarına katılıp astrofizik araştırmalarının yapılmasını sağlıyor. 1978 Eylül ayında Türk ve yabancı bilim insanlarının katıldığı Ulusal Astronomi Kongresi’ni ilk kez yapıyor. Ankara ve Ege Üniversiteleri Astronomi Bölümlerinin kuruluşunda katkıda bulunarak, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin kurucularından oluyor. Fakirlikle boğuşulan Cumhuriyetin o ilk yıllarında gökyüzüne gözlerini diken biri var; Türk gençlerinin başarılarının ardında o kişi yatıyor; Mustafa Kemal… İstikbal Göklerdedir sözünün karşılığı Nüzhet Gökdoğan değil midir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder