15 Haziran 2019 Cumartesi

Carl Sagan

Carl Sagan ile ilk tanışmam sanırım 1998’de vizyona giren Contact (Mesaj) filmiyle olmuştu. Bir bilim kurgu sever olarak film beni derinden etkilemişti. O zamanlar Carl Sagan’ı çok da tanıdığımı söyleyemem, ismini duymuştum. İyi bir bilim insanı, halka bilimi sevdirmeye çalışan bir bilim elçisi ve astronom olduğunu biliyordum o kadar.
Contact filmini seyrettikten yıllar sonra, sanırım 2006 yılında İstanbul’da İstiklal caddesindeki (daha sonra kapanan) Robinson Crusoe kitapçısında Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı kitabına denk geldim. O zamanlarda fark etmeden de olsa eleştirel düşünce kavramını anlamaya başlamış, bildiklerimi mantık süzgecinden geçirmenin yollarını öğrenmeye çalışıyordum. Üzerinde karanlık zeminde yanan bir mum resmi olan kitabı elime aldım, arkasını okuyunca içindekiler ilgimi çekti ve satın almaya karar verdim. Yazarının Carl Sagan olduğunu ancak kasaya gelince fark ettim.
Sagan’ın kaleme aldığı Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı kitabı, elime aldığım günden beri benim için en önemli baş ucu kitaplarından biri oldu. Ondan, eleştirel düşüncenin temellerini, asılsız iddiaları nasıl tanıyabileceğimizi, duyduğumuz şeyleri nasıl irdelememiz gerektiğini öğrendim. Kitabın araladığı yolda zamanla eleştirel düşüncenin önemini kavradım, ve aynı kitap birkaç yıl sonra Yalansavar’ın ilham kaynağı oldu. Logomuzdaki yanan mum da, Sagan’ın karanlıkta yaktığı mumun ta kendisi.
Sagan, 20.yy’ın en önemli bilim insanlarından biri, meşhur Voyager uzay programının baş mimarı ve rasyonel ve eleştirel düşünce akımının adeta babası idi. Eleştirel düşünce kavramını yayma amacı ile kurulmuş pek çok oluşumun ya kurucu üyesi ya da büyük destekçisi oldu. Bütün bunların yanı sıra halka bilimi sevdirmeyi başarmış çok önemli bir bilim elçisiydi. 20 Aralık 1996’da kansere yenik düşüp aramızdan ayrıldığında sadece 62 yaşındaydı. Ama 62 yıla pek çok insana yol gösterip ilham verecek, insanlığın ufkunu dünyadan öteye götürecek bir yaşam sığdırmayı başardı.
Ölümün 20. yıl dönümünün hemen ardından Sagan’ı bir kez daha anmanın belki de en güzel yolu, onun Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı kitabında kaleme aldığı ve her eleştirel düşünce tutkununun öğrenmesi gereken Sagan Palavra Tespit Yöntemlerini siz okurlarımızla paylaşmak.
Buradan sonra sözü Carl Sagan’a bırakalım:
“…Kandırmacalar bazen masumca toplu hezeyanlar şeklinde, bazen de ince hesaplanmış palavralar olarak ortaya çıkar. Genelde bunların kurbanları kendilerini güçlü duygular içinde bulurlar: hayret, korku, açgözlülük… Palavraları gözü kapalı kabul etmek kimi zaman size maddi anlamda pahalıya mal olabilir. Ancak bununla da kalmayıp çok daha tehlikeli sonuçlara varabilir. Palavralara kanan kurbanlara ne kadar sempati duyarsak duyalım devlet ve toplumların eleştirel düşünce yetilerini kaybetmesinin sonu felakettir…”
“Bilimde, öncelikle işe deneysel sonuçlar, veri, gözlem, ölçüm ve bulgularla başlarız. Eğer becerebilirsek, gözlediklerimize bir dizi olası açıklama getirir ve her bir açıklamayı sistematik olarak bu bulgularla yüzleştiririz. Bilim insanları eğitimleri sırasında bir grup palavra tespit yöntemi ile donatılırlar. Yeni fikirler, bu palavra tespit yöntemleri ile sınanır. Eğer yeni fikir bu sınamadan geçerse, onu heyecanlı, ama gene de çekingen bir şekilde kabul ederiz. Eğer siz de her ne kadar sizi mutlu etme potansiyeli olursa olsun karşılaştığınız bir palavraya inanmak istemiyorsanız ve bu yöntemi benimsemeye gönüllü iseniz bu konuda bir şeyler yapabilirsiniz. Elimizde denenmiş, işe yaradığı kabul görmüş bir yöntem var.
Bu yöntem ne mi? Eleştirel düşünce metodolojisi.
Eleştirel düşünce, rasyonel bir argüman ortaya koyup onu anlamak ve daha önemlisi hatalı ya da safsata dolu bir argümanı tanımaktan ibarettir. Bunu yaparken kendimize sormamız gereken soru, mantık silsilesini takiben vardığımız sonucu ne kadar beğendiğimiz değil, vardığımız sonucun önermeyle uyumlu olup olmadığı ve bu önermenin doğru olup olmadığıdır.”
Sagan’ın kitabında önerdiği palavra tespit yöntemleri şunlar:
Size ‘gerçek’ diye sunulan olguları bağımsız kaynaklardan teyit edin.
Argümanı destekleyen kanıtların tartışılmasını destekleyin. Bu tip bir tartışmayı farklı iki fikri savunan ve hakikaten konunun uzmanı olan kişilerden dinleyip farklı perspektifleri değerlendirmek önemlidir.
Otorite kaynaklı argümanların çok kıymeti yoktur. Geçmişte pek çok otorite hata yaptı, gelecekte de yapacaklar. Bilimde otorite değil, uzmanlık önemlidir.
Birden fazla hipotez oluşturun. Herhangi bir şeyi açıklamak gerektiğinde, gözlediğiniz şeyi açıklayabilecek tüm alternatif hipotezleri düşünün. Ardından bu alternatiflerin her birini nasıl test edebileceğinizi de düşünün. Bu testten başarıyla geçen açıklamanın doğru olma ihtimali, ilk aklınıza gelen ve gözünüze güzel görünen açıklamadan daha yüksektir.
Bir hipotezi, sadece size ait diye fazla benimsemeyin. Sizin hipoteziniz de diğerleri gibi gerçeği bulma yolunda bir ara duraktır. Kendinize neden bu fikri beğendiğinizi sorun, diğerleri ile adil bir şekilde karşılaştırın. Kendi hipotezinizi reddetmeniz için ne gerektiğini düşünmeye çalışın. Bunu siz yapmadığınız takdirde başkaları yapacaktır.
Bulgularınızı ve gözlemlerinizi rakamlara dökmeye çalışın. Eğer öne sürdüğünüz açıklama herhangi bir şekilde ölçülebiliyor ve rakamsal (nicel) olarak ifade edilebiliyorsa bu yöntemle farklı hipotezleri karşılaştırmanız çok daha kolay olacaktır. Net olmayan ve nitel (kalitatif) kavramlar için çok fazla açıklama öne sürülebilir. Elbette açıklama bulmamız gereken pek çok nitel konu da var, ama bunlara ilişkin kanıtlar bulmak her zaman daha zordur.
Açıklamanız bir argümanlar zincirine dayalı ise bu zincirdeki ilk önerme ve akabindeki tüm argümanların doğru olması gerekir. Unutmayın, birbirine bağlı bir mantık zincirindeki argümanların bazılarının doğruluğu açıklamayı desteklemeye yetmez.
Okkam’ın usturasını anımsayın. Elimizde, gözlemlediğimiz olguyu aynı derecede iyi açıklayan iki hipotez olduğunda, çok sayıda ön koşulu gerektirmeyen ve daha basit açıklama genelde doğru olandır.
Hipotezinizin nasıl yanlışlanabileceğini kendinize sorun. Test edilemeyen, ispatlanması mümkün olmayan önermelerin pek kıymeti yoktur.
Sagan, aynı kitapta bir iddiayı inceleyip teyit ederken ne yapmamız gerektiği kadar, ne yapmamamız gerektiğine de değiniyor. Böylelikle Sagan’ın palavra tespit kiti günlük hayatta sıklıkla karşılaştığımız 20 adet argüman ve mantık safsatasını özetliyor:
Adam karalama (ad hominem): Yapılan argümandaki hatalara değil, argümanı yapan kişiye saldırmak: Dr. Falanca vergi kaçırma suçundan hapis yatmıştı, o nedenle verdiği diyet önerisini ciddiye almamak gerekir.
Otorite safsatası (argument from authority): Kişinin söylediklerinin geçerliliğine değil ünvanına bakıp söylediğini geçerli saymak : İsviçreli bilim insanları kireç çözücü kullanmanızı öneriyor.
İstenmeyen etki argümanı: Yapılan argümanı kanıtlarla desteklendiği için değil, istenmeyen sonuçları engellemek için doğru kabul etmek: Karısını öldürdüğü iddia edilen sanığı suçlu bulmamız gerekir, aksi takdirde diğer erkekler de karılarını öldürmek için cesaret alırlar.
Cehalete başvurma (appeal to ignorance): Ortaya sürülen argümanı, kanıtlarla desteklendiği için değil, aksini gösteren kanıt yokluğu nedeniyle doğru saymak: Elimizde dünyayı UFO’ların ziyaret ettiğine ilişkin hiç bir kanıt yok, demek ki evrende yalnızız.
Özel durum argümanı (special pleading): Argümanı destekleyen delil yokluğunda, argümanı destekleyecek veri bulmaktansa veri yokluğuna bahane bulmak: Aslında telepatik güçlerim var, ama odada TV olduğundan kanıtlayamıyorum.
Varsayılan cevap argümanı (assuming the answer): Argümanın destekleyen önermenin, argümanın neden doğru olması gerektiğini cevaplamaması: Suç oranını azaltmak için idam cezasını geri getirmeliyiz. (Oysa idam cezası gerçekten suç oranını azaltıyor mu bilmiyoruz.)
Gözlem iltiması (observational selection): Argümanı güçlendiren örnekleri dikkate alırken, aksini gösterenleri yok varsaymak: Bizim şehrimizden nice önemli devlet adamı çıktı! (Seri katiller de çıktı ama onları boş verelim şimdilik!)
Küçük sayı istatistiği: Argümanı destekleyen örneklerin sayısının çok az ve limitli olmasını dikkate almamak: Bu akşam rulette dört kez kazandım, demek ki şanslı günümdeyim.
İstatistik cehaleti: İstatistiksel verilerin anlamını kavramamak: Yaptığımız ankete göre araba kullananların %65’i ortalamanın üzerinde iyi şoför.
Tutarsızlık: Yapılan argümanın mantık kurgusunun, aynı kişinin diğer savunduğu şeylerle tutarsız olması: Modern tıbba güvenmiyorum homeopati tercih ediyorum, çünkü doktorlar para için çalışıyor. (Homeopatlar bedavaya mı çalışıyor?)
Buradan bu sonuç çıkmaz argümanı (non-sequitur): Argümanı desteklemek adına verilen önermenin argümanın doğruluğu ile hiç bir ilgisi olmaması: Şu adam Bill Gates ile aynı üniversiteden mezun olmuş. Bill Gates dünyanın en zengin adamlarından biri olduğuna göre bu adam da çok zengin olmalı.
Ardışıklık safsatası (post hoc ergo propter hoc): İki olayın birbirini takip etmesi nedeniyle ilkini ikincinin nedeni varsaymak: Kadınlara oy hakkı verilmeden önce nükleer silahlar yoktu.
Anlamsız soru safsatası: Argümanı lehinde sonlandırmak için mantıklı bir şekilde cevaplanamayacak soru sormak: Yerinden kıpırdamayacak bir cisme, karşı durulamayacak bir güç uygulanırsa ne olur? (Oysa tanım itibariyle karşı durulamayan gücün karşında hiçbir şeyin duramaması, ya da hareket ettirilemeyen bir cismi hiçbir gücün hareket ettiremiyor olması gerekir.)
Sahte ikilem (false dichotomy): Pek çok olasılık olan bir durumda sadece iki seçenek olduğunu ve bunlardan birini seçmek gerektiğini iddia etmek: Tabi, sen gene babanın tarafını tut, zaten annen hep haksızdır!
Kısa döneme karşı uzun dönem safsatası: Sahte ikilem benzeri bir safsatadır, ama çok kullanıldığı için ayrıca bahsetmekte fayda var. Biri yakın, diğer uzak dönemde önemli olacak iki durumu sanki birinden birini seçmek zorundaymışçasına lanse etmek: Okul öncesi çocukların eğitimine para ayıramayız, çünkü acil olarak sokaklardaki suç oranını düşürmemiz lazım.
Kaygan zemin (slippery slope): Küçük bir olayın çığ etkisi ile uzak gelecekte kaçınılmaz şekilde çok büyük ve önemli bir başka olaya neden olacağını var saymak: Kızınızı arkadaşları ile sinemaya gönderirseniz, yarın öbür gün kötü yola düşer.
Neden /sonuç ilişki karmaşası: Tesadüfi olarak birlikte gözlenen olay ya da istatistiklerin, birbiriyle otomatikman neden sonuç ilişkisi içinde olduğunu varsaymak. Oysa iki değişkenin birbiri ile korelasyonu olması, her zaman neden sonuç ilişkisi olduğunu göstermez: Nicholas Cage’in başrol oynadığı film sayısı arttıkça yüzme havuzunda boğulan insan sayısı da artıyor. Demek ki Nicholas Cage filmleri boğulma nedeni!
Korkuluk argümanı (strawman): Tartışan kişinin karşısındakinin argümanını saptırarak saldırmayı daha kolay haline getirmesi: ‘Eğitime daha çok yatırım yapmalıyız’ argümanına cevap olarak karşı tarafın ‘Askeri bütçemizi kısıp düşmanlara karşı savunmasız kalalım istiyorsun demek, sende de hiç memleket aşkı yok!’ demesi.
Bastırılmış kanıt / cımbızlama argümanı: Argümanı savunan kişinin, karşı tarafın öne sürdüğü veri ve kanıtları görmezden gelmesi: Geçtiğimiz ay ortalama hava sıcaklıkları normalden düşük seyretti, demek ki küresel ısınma diye bir şey yok. (Ama son 100 yıldır ortalama sıcaklıklar sürekli artma halinde. Neden sadece geçen aya bakalım?)
Sinsilik argümanı (weasel words): Bir argümanı savunurken, bilinen ve onu zayıflatacak şeyleri bilerek hasır altı etmek: Yeni koltuk serimiz mağazamızda, 150 TL’den başlayan fiyatlarla…. (150 TL olan koltuk tek bir model ve süper kalitesizken diğer koltukların fiyatı en az 900 TL olabilir.)
Carl Sagan’ın Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı kitabı, bilgi kirliğinin yayıldığı, hatta kasıtlı propaganda aracı olarak dünyanın her yerinde yoğun olarak kullanıldığı şu günlerde herkesin okuması gereken bir kitap.
Hepimiz, önümüze gelen iddiaları Sagan’ın önerdiği esasları anımsayarak değerlendirmeli, yaptığımız argümanlarda da bahsettiği mantık safsatalarını kullanmaktan kaçınmalı, karşımıza gelen kanıtlar sağlamsa, daha önce inandıklarımızla çelişiyor olsa bile fikrimizi değiştirmekten imtina etmemeliyiz.
Sagan’ın da dediği gibi:
“Bilimin kalbinde birbiriyle çelişen iki kavramın temel dengesi yatar: yeni fikirlere karşı açık fikirli olmak (ki bu fikirler bazen son derece acayip ya da alışılmadık olabilir) ve ister eski ister yeni olsun her fikrin eleştirel düşünce ve şüphecilik ile detaylıca incelenmesi. Ancak bu şekilde engin saçmalıkları, engin gerçeklerden ayırmak mümkün olabilir.”
Işıl ARICAN
Kaynaklar:
Sagan, Carl (1995). The Demon-Haunted World: Science As a Candle in the Dark. Random House. ISBN 0-394-53512-X.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1924 Erzurum Depremi ve ATATÜRK

1 EKİM 1924 - ATATÜRK'ün, Erzurum'da "Depremden Zarar Görenlere Yardım Komisyonu"nun çalışmalarını denetlemesi ve fe...