ABD'nin 1939 yılında Türkiye'de görev yapan toplam bir büyükelçi, üç diplomat ve iki askerî ataşesi vardı. İstihbarat çalışmalarını askerî ataşe düzeyinde yürütüyordu... İkinci Dünya Savaşı her şeyi değiştirdi.. Amerikalılar, savaş döneminde CIA'in "selefi" Office of Strategic Services'ı (OSS) sivil istihbarat örgütü olarak düzenledi. OSS kurucusu (CIA ilk başkanı) Allen Dulles'ın kafasında bir isim vardı : ABD İstanbul Konsolosluğunda santral memuresi olarak çalışan, 1898 İstanbul doğumlu, Macar kökenli BETTY CARP...
Allen Dulles, Betty Carp'ı, dışişleri memuru olarak bir dönem çalıştığı İstanbul'da tanımış, zekâsına, işbitiriciliğine hayran olmuştu..Betty Carp, 16 yaşından beri Amerikalılarla çalışıyordu. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Rumca ve Türkçe biliyordu. İstanbul ve Ankara'nın önde gelen isimleriyle dosttu. İlişkilerine bakınca, aslında o çoktan santral memuresi konumunu aşmıştı. Belki de dışarıya gösterilen görevi oydu, kim bilir...
Betty Carp, 9 Ocak 1942 tarihinde Amerika'ya gitti. Gidişin sözde gerekçesi, Dulles'ın hukuk bürosunda çalışmaktı. Hukukun hangi dalında çalışacağını soranlara, espriyle karşılık veriyordu : "Boşanma !"
ABD'de istihbarat eğitimi alan Carp, İstanbul'a dönüşünde OSS'yi kurdu ve kısa sürede hayli büyüttü. İki yıl içinde Amerikalı personel sayısı ; bir büyükelçi, on bir diplomat, yirmi bir sekreter, büyük bir askeri kola yükseldi..Ayrıca, Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde "Savaş Enformasyon Bürosu" açıldı. Burada yirmi Amerikalı ve yüzü aşkın yerel muhbir çalışıyordu..
Betty Carp'ın yıllar içinde yaptığı çevresi Amerikalıların hayli işini kolaylaştırdı. Örneğin : OSS, dönemin Türk gizli servisinin (MAH) başkanına "Aunt Jane" (Jane Teyze) adını vermişti ve "teyze"den, özellikle Bulgaristan konusunda, çok istihbarat alıyordu.."Jane Teyze", MAH'ın 1941-1953 arasındaki başkanı Naci Perkel'di.
Ve savaş bitti..Betty Carp'ın yeteneklerinden çok etkilenen CIA Başkanı Allen Dulles savaştan sonra, CIA'de birlikte çalışmayı teklif etti. Bayan Carp kabul etmedi, İstanbul'daki eski işine dönmek istediğini söyledi. Fakat bir isteği vardı : Amerikan vatandaşlığına geçmek.. Hemen kabul edildi. Belgesini OSS Başkanı William Donovan imzaladı..
Yıllar geçti.. 1953 Ağustos'unda giderlerin azaltılması amacıyla, konsolosluk Betty Carp'ın işine son verdi. Haberi öğrenen CIA Başkanı Dulles öfkeyle masaları yumrukladı ; bu ulusal bir utançtı..
Bayan Carp özür dilenerek yeniden işe alındı..
Emekli olduktan sonra İstanbul'da yaşamayı sürdürdü. Ve 1973 yılında İstanbul'da vefat etti..
Allen Dulles, Betty Carp'ı, dışişleri memuru olarak bir dönem çalıştığı İstanbul'da tanımış, zekâsına, işbitiriciliğine hayran olmuştu..Betty Carp, 16 yaşından beri Amerikalılarla çalışıyordu. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Rumca ve Türkçe biliyordu. İstanbul ve Ankara'nın önde gelen isimleriyle dosttu. İlişkilerine bakınca, aslında o çoktan santral memuresi konumunu aşmıştı. Belki de dışarıya gösterilen görevi oydu, kim bilir...
Betty Carp, 9 Ocak 1942 tarihinde Amerika'ya gitti. Gidişin sözde gerekçesi, Dulles'ın hukuk bürosunda çalışmaktı. Hukukun hangi dalında çalışacağını soranlara, espriyle karşılık veriyordu : "Boşanma !"
ABD'de istihbarat eğitimi alan Carp, İstanbul'a dönüşünde OSS'yi kurdu ve kısa sürede hayli büyüttü. İki yıl içinde Amerikalı personel sayısı ; bir büyükelçi, on bir diplomat, yirmi bir sekreter, büyük bir askeri kola yükseldi..Ayrıca, Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde "Savaş Enformasyon Bürosu" açıldı. Burada yirmi Amerikalı ve yüzü aşkın yerel muhbir çalışıyordu..
Betty Carp'ın yıllar içinde yaptığı çevresi Amerikalıların hayli işini kolaylaştırdı. Örneğin : OSS, dönemin Türk gizli servisinin (MAH) başkanına "Aunt Jane" (Jane Teyze) adını vermişti ve "teyze"den, özellikle Bulgaristan konusunda, çok istihbarat alıyordu.."Jane Teyze", MAH'ın 1941-1953 arasındaki başkanı Naci Perkel'di.
Ve savaş bitti..Betty Carp'ın yeteneklerinden çok etkilenen CIA Başkanı Allen Dulles savaştan sonra, CIA'de birlikte çalışmayı teklif etti. Bayan Carp kabul etmedi, İstanbul'daki eski işine dönmek istediğini söyledi. Fakat bir isteği vardı : Amerikan vatandaşlığına geçmek.. Hemen kabul edildi. Belgesini OSS Başkanı William Donovan imzaladı..
Yıllar geçti.. 1953 Ağustos'unda giderlerin azaltılması amacıyla, konsolosluk Betty Carp'ın işine son verdi. Haberi öğrenen CIA Başkanı Dulles öfkeyle masaları yumrukladı ; bu ulusal bir utançtı..
Bayan Carp özür dilenerek yeniden işe alındı..
Emekli olduktan sonra İstanbul'da yaşamayı sürdürdü. Ve 1973 yılında İstanbul'da vefat etti..
Şimdi gelelim ilginç bir ayrıntıya..
Avukat Erol Uzsoy, o yıllarda henüz mesleğe yeni başlamış genç bir avukat iken, ABD İstanbul Başkonsolosluğu avukatlarından olan yazıhane komşusu Avukat Necdet Yelmer'le birlikte İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından müteveffa Betty Carp'ın terekesinin tasfiye memurluğuna tayin edilir.
Mahkemece verilen görev gereği Betty Carp'ın mirasçılarını araştırırken, kendisinin 1917 Rus İhtilali sırasında ailesiyle birlikte Rusya'dan geldiğini, İstanbul'a yerleştikten sonra 1928'de mensup oldukları Musevi dininden Protestanlığa geçtiklerini, hiç evlenmediğini, Beyoğlu nüfusuna kayıtlı olduğunu öğrenmiş.. Avukat ayrıca, Beyoğlu Nüfus Memurluğu'nda sağ görünen kardeşlerinin (beş kardeş) her birinin başka ülke vatandaşı olduğunu, elçiliklerle yapılan yazışmalardan her birinin değişik yerlerde öldüğünü öğrenmiş... Sözgelimi bir erkek kardeşi Alman vatandaşı olarak Rommel Ordusunda görevliyken Kuzey Afrika Cephesinde kaybolmuş.. Bir diğer kardeşi de İngiliz vatandaşı ve askeriyken II. Dünya Savaşı'nda ölmüş..Bir kardeşi İngliz vatandaşı olarak Mısır'da, bir başkası da ABD'de yaşayıp ölmüş..
Avukat Erol Uzsoy, o yıllarda henüz mesleğe yeni başlamış genç bir avukat iken, ABD İstanbul Başkonsolosluğu avukatlarından olan yazıhane komşusu Avukat Necdet Yelmer'le birlikte İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından müteveffa Betty Carp'ın terekesinin tasfiye memurluğuna tayin edilir.
Mahkemece verilen görev gereği Betty Carp'ın mirasçılarını araştırırken, kendisinin 1917 Rus İhtilali sırasında ailesiyle birlikte Rusya'dan geldiğini, İstanbul'a yerleştikten sonra 1928'de mensup oldukları Musevi dininden Protestanlığa geçtiklerini, hiç evlenmediğini, Beyoğlu nüfusuna kayıtlı olduğunu öğrenmiş.. Avukat ayrıca, Beyoğlu Nüfus Memurluğu'nda sağ görünen kardeşlerinin (beş kardeş) her birinin başka ülke vatandaşı olduğunu, elçiliklerle yapılan yazışmalardan her birinin değişik yerlerde öldüğünü öğrenmiş... Sözgelimi bir erkek kardeşi Alman vatandaşı olarak Rommel Ordusunda görevliyken Kuzey Afrika Cephesinde kaybolmuş.. Bir diğer kardeşi de İngiliz vatandaşı ve askeriyken II. Dünya Savaşı'nda ölmüş..Bir kardeşi İngliz vatandaşı olarak Mısır'da, bir başkası da ABD'de yaşayıp ölmüş..
Soner Yalçın - Siz Kimi Kandırıyorsunuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder