Ahmet Rasim için "Babıali'nin en bilgili adamı" denmiştir ki, bu söz asılsız bir övgü değildir. Onun edebiyatçılığı, buzdağının yalnızca görünen bölümüdür. Musiki bilgisi ve besteleri bir yana, yazdığı ders kitaplarının listesi bile, çoğu bilim adamına nasip olmamıştır.
"Muhtasar Sarfı Türkî", "Sarfı Farisî", "Hesabı Zihnî", "İslam Tarihi", "Osmanlı Tarihi", "Tarihi Ticaret", "Elektrikiyeti Sakine", "Fonograf", "Teşekkülü Cihan", "Garaibi Âdatı Akvam"...
Günlük gazetelere yazdığı ciltler dolusu yazıları bugün hâlâ lezzetle okunur, okuyanlar o yazılardan bir şeyler öğrenir.
Çeviri yazı ve kitaplarını da saymıyoruz.
Ahmet Rasim "Osmanlı Tarihi" adlı yapıtını kaleme aldığında kırk dört yaşında var yoktu. (1909, 1910) O yıllarda ünlü bir yazardı ve resmi bir kurula üye seçilmişti. Kurulda daha çok, burnundan kıl aldırtmayan yaşlı kimseler vardı. İçlerindeki en genç üye Ahmet Rasim'di. Bir gün kurul toplantısında tartışılırken Ahmet Rasim tarihten bir örnek anlattı.
Yaşlı bir üye, Ahmet Rasim'i küçümseyerek:
"Siz gençler tarih de mi okursunuz?" dedi alaylı alaylı.
Bu küçümseyici söz Ahmet Rasim'in gücüne gitmişti; kurul üyeliğinden istifa etti.
Evine çekildi ve kısa sürede ünlü "Osmanlı Tarihi"ni yazdı; yayımlattı ve bir tanesini imzalayarak, kendisini küçümseyen o yaşlı kişiye postaladı!
Evet, böylesine hızlı yazan, kafası bilgiyle dolu bir yazardı o.
Gün gelecek, Türk basınında ona yaşlı muamelesi yapacaklar, o onurlu ve yaratıcı adamı işsiz bırakacaklardı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder